Mel Gibson Peekskill, New York'ta yazar Hutton Gibson ve İrlanda kökenli Anne Patricia Reilly'nin 11 çocuğundan 6.'sı olarak doğdu. 12 yaşındayken ailesiyle birlikte Avustralya'ya taşındı ve Sydney'de büyüdü. Sadece erkeklerin alındığı St. Leo's Catholic College'ı ve Asquith Erkek Lisesi'ni bitirdi. O yıllarda aşçı veya gazeteci olmak gibi hayalleri olsa da kız kardeşinin kendisinden habersiz yaptığı başvuru sonucu National Institute of Dramatic Art'a çağrıldı, oyunculuk deneyimi olmamasına rağmen seçmelerde gösterdi başarı sonucunda okula kabul edildi ve buradan mezun oldu. 1976'da The Sullivans dizisiyle oyunculuğa adım attı. İlk sinema deneyiminde 1977'de Summer City filminde başrol oynadı.
İlk büyük çıkışını 1979 yapımı Mad Max ve Tim filmleriyle yaptı. Mad Max aksiyon klasikleri arasına girerken Tim'deki rolüyle Avustralya Film Enstitüsü'nün En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandı. 1981'de Mad Max serisinin 2. filminin yanında 1. Dünya Savaşı'nda savaşan Avustralyalı askerlerin hikayesini anlatan Gallipoli'de oynadı. Gallipoli'deki rolüyle Avustralya Film Enstitüsü'nün En İyi Erkek Oyuncu ödülünü 2. kez aldı. 1984'te The River filmiyle ilk kez bir Hollywood filminde oynadı. 1985'te de Mad Max serisinin 3. filmi Mad Max Beyond Thunderdome'da Max Rockatansky karakterini son kez canlandırdı.
1987'de onu Hollywood'da büyük şöhrete kavuşturan Cehennem Silahı (Lethal Weapon) film serisinin ilk filminde oynadı. Başrolünü Danny Glover ile paylaştığı ve sorumsuz polis memuru Martin Riggs'i canlandırdığı film tüm dünyada çok sevildi. 1989'da serinin 2. filminde, 1992'de 3. filminde de aynı karakterle izleyicilerin karşısına çıktı. Ayrıca Franco Zeffirelli'nin 1990'daki Hamlet uyarlamasında, 1994'te Maverick filminde yine başroldeydi. 1993'te ilk uzun metrajlı yönetmenlik deneyiminde The Man Without a Face filmini yönetti.
1995 yılı, Gibson'ın kariyerinin zirvesine ulaştığı yıl olacaktı. Hem başrolünde oynadığı, hem de yönettiği Cesur Yürek (Braveheart), 1990'lı yılların tartışmasız klasikleri arasına girdi. İlk başta sadece yönetmek istediği, ancak yapımcıların ısrarıyla İskoçya'nın özgürlüğü için savaşan William Wallace karakterini de canlandırdığı Cesur Yürek, 10 dalda Oscar'a aday oldu ve En İyi Film ile En İyi Yönetmen'in aralarında bulunduğu 5 dalda ödülü kazandı. Ayrıca Gibson, Altın Küre Ödülleri'nde En İyi Yönetmen ödülünün de sahibi oldu. 1998'de 4. Cehennem Silahı filminde bir kez daha Martin Riggs'i canlandırdı. 2000 yılında Kadınlar Ne İster (What Women Want?) adlı romantik komedi filminde başrolü Helen Hunt ile paylaştı. 2002'de Bir Zamanlar Askerdik ve İşaretler gibi oldukça farklı iki filmde rol aldı. Sonraki dönemde yönetmenliğe ağırlık verdi, 2004'te Tutku: Hz. İsa'nın Çilesi (The Passion of the Christ), 2006'da Apocalypto filmlerini yönetti. Machete Kills ve Cehennem Melekleri 3 gibi filmlerde yan rollerde oynadıktan sonra 2016'da Kan Bağı filmiyle tekrar başrole döndü. Aynı yıl yönettiği Savaş Vadisi (Hacsaw Ridge) ise olumlu eleştiriler aldı. 3 dalda Altın Küre, 5 dalda BAFTA, 6 dalda Oscar adayı oldu. Mel Gibson bir kez daha En İyi Yönetmen dalında Oscar adaylığı kazandı.
1980'de hemşire Robyn Denise Moore ile evlendi. Bu evlilikten Hannah (d. 1980), Edward (d. 1982), Christian (d. 1982), William (d. 1985), Louis (d. 1988), Milo (d. 1990), Thomas (d. 1999) adlarında tam 7 çocuğu oldu. 2006'da yılında ayrılan çiftin resmen boşanması 2011'de sonuçlandı. Bu dönemde Rus piyanist Oksana Grigorieva ile birliktelik yaşadı ve 8. çocuğu Lucia, 2009'da doğdu. 2011'de bu ilişkisi de sonlandı. Daha sonra Rosalind Ross ile birlikte olmaya başladı ve 2017 yılında 9. çocuğu Lars Gerard dünyaya geldi.